Yazgı Kayit10

Join the forum, it's quick and easy

Yazgı Kayit10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Yazgı

    Tarantula
    Tarantula
    Admin
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1292
    Yaş : 33
    Nerden : Van
    Sitesi : http://www.krkmz.tk
    Madalya : Yazgı 1_mada10
    Points : 1635
    Kayıt tarihi : 27/05/08

    Kişi sayfası
    Puan: 150
    Rep Puanı:
    Yazgı Left_bar_bleue50/100Yazgı Empty_bar_bleue  (50/100)

    Yazgı Empty Yazgı

    Mesaj tarafından Tarantula Ptsi Ekim 05, 2009 12:31 pm

    Yazgı









    Bir şeye inanma ihtiyacımızla başlıyor her şey. Bir aşka, bir
    güce, doğaüstü bir varlığa, bir dine ve bazen ve de nadir olarak
    kendimize. Hepsinin ötesinde aşka inananlar en cesur olanlardır bence.
    Hayata gözü kara şekilde meydan okuyup, korkmadan ona kafa tutanlar.
    Kendiyle baş edemeyen insanoğlunun bir sebepten -kimya veya kader, ne
    derseniz- başka bir insana olan tutkusu kuşkusuz üzerine düşünülecek
    bir konudur. Anlam veremediğimiz şeylere olan bağlılığımız da bunun
    çekiciliğinden ileri gelir kanımca.

    Hayat dediğimiz süreç bir çizgi ve bir nokta olarak
    ilerlerken ve bazen de içinden çıkılamaz çemberlere itelerken bizi,
    nasıl da tartaklanıyoruz. Bazen kendimiz istiyoruz o çemberde
    savrulmayı, bazen sözlerimiz, yeminlerimiz. Ama en çok kendimize
    söylediğimiz yalanlar. İnkar, bir kabullenme biçimidir aslında ve tüm
    gerçekler gibi sıradandır. Gerçeğin varlığına inananlar ise hayatı
    gördüklerini sananlardır. Aslında hayat dediğimiz şey bir kandırmacadır
    deriz bazen kendimize. Anlatacak söz, paylaşacak dert bulamadığımızda
    ise tarifi olmayan görülecek bir hesaptır. Bazen beyaz bir mendile
    yazılmış kaderdir. Bazen de her şeye bazen demektir hayat.

    Böyle bir kandırmaca döngüsünün içinde kendine inananlar
    mutluluğu yakalarlar. Mutluluk için bir tanım bulmaya çalışanlar ise
    sadece düşünerek kafa yoranlardır. Çünkü hayat sadece düşünmekten öte
    yaşamaktır. Havayı solumaktan ziyade havanın ciğerlere dolduğunu
    hissetmek, pişen yemeği koklamaktan ziyade kokunun kendisine haz
    vermesine izin vermek, bakmaktan ziyade görmektir. Sevmek, kendini
    sınırlara saklamaktan ziyade havayla kokuyla ve görüntüyle bir
    olmaktır. Uçurumlar pahasına yol almaktır.

    Aklımıza takılan onca şeyin ardından bir gün uyanıp “ Bunu
    kabul etmek bu kadar zor mu? Seviyorsun onu. ” diyebilmektir kendimize.
    Ama anlıyorum.. Bazen kendi gerçeğimizi görmek için, olmadık kuşkulara,
    düşüncelere ve zorluklara atmalı insan kendisini. Ne de olsa kimseden
    izin almamız gerekmeden en hoyratça kullanabileceğimiz tek sahipliğimiz
    yine biziz. Varsın hırpalayan yine biz olalım…

    Yanılgımız, aynada gördüğümüz yüz; mutluluğumuz, olduğunu
    sandığımız gülümsememiz; aşkımız, elini tuttuğumuz olsun. Bir an
    bunların olmadığını düşünmek bile içinizi acıtmadıysa korkmayın hayat
    duramaz karşınızda. Ama yanınızda da duramaz kimse.. Yalnızlığın
    yazgımızda olmadığı böyle bir dünyada kararı siz verin.

    19 Ekim / Perşembe 22.57

      Forum Saati Çarş. Ekim 09, 2024 2:31 am