“KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I Kayit10

Join the forum, it's quick and easy

“KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I Kayit10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    “KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I

    Tarantula
    Tarantula
    Admin
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1292
    Yaş : 33
    Nerden : Van
    Sitesi : http://www.krkmz.tk
    Madalya : “KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I 1_mada10
    Points : 1635
    Kayıt tarihi : 27/05/08

    Kişi sayfası
    Puan: 150
    Rep Puanı:
    “KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I Left_bar_bleue50/100“KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I Empty_bar_bleue  (50/100)

    “KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I Empty “KABADAYI” VE KABADAYILIKTAN MAFYALIĞA GEÇİŞ - I

    Mesaj tarafından Tarantula Salı Eyl. 23, 2008 3:50 pm

    Senaryosunu Yavuz Turgul’un yazdığı ve yönetmenliğini Ömer Vargı’nın yaptığı Kabadayı filmi kabadayılıktan mafyalığa geçişin bir çözümlemesi üzerine kurulu.

    Filmdeki bir sahnede, Ali Osman kendisine mafya diyen oğluna terslenir ve kendisinin “uyuşturucu ve kadın satmadığını, silah kaçakçılığı yapmadığını, devletten destek almadığını” söyler. Filmden öğrendiğimiz, Ali Osman’ın yasadışı olarak yaptığı iş kumarhane işletmeciliğidir; bununla ilişkili olarak düşman sahibi olmuş, pek çok kişiyi öldürmüştür. Öte yandan, Ali Osman’ın eskiden olduğu gibi bugün de “yoksulun çorbasını vermeyi” eksik bırakmayan bir töresel yanı vardır. Peki, kabadayı-mafya karşılaştırmasında gerçek durum böyle midir?

    Ali Osman’ın ağzından dillendirilen bu yaklaşımı romantik buluyorum. Bu romantiklik Yavuz Turgul’un bilinci ile ilgilidir. Senaryosunu yazdığı ve Türk sinemasında artık başyapıt olarak anılan pek çok dizi ya da film geçmişin kendi içinde bir tür güzellik taşıdığı ve bugün geçmişteki kişi ya da kurumların yerine alanların tamamıyla paraya angaje olmuş ve bu yüzden hiçbir ahlaki övgüyü hak etmeyen kişi ve kurumlar olduğunu işler: Eşkıya, Süper Baba, Züğürt Ağa, İkinci Bahar, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, Muhsin Bey bunlardan ilk akla gelenlerdir. Bu filmlerin Yavuz Turgul filmografisinde ‘80 sonrası dönemde yer alması önemli ama ayrı bir tartışma konusudur.

    Bakın, kızı Uğur kocası Alaaddin Çakıcı tarafından öldürtülen ünlü kabadayı Dündar Kılıç bir tv programında ne demişti: “Mafyanın mecliste milletvekili olur, bakanı olur, polis müdürleri olur, her kesimi, fahişeleri bile olur. Ama kabadayılar halkın bağrından kopmuştur ve halkın bir yakıştırmasıdır…” Ali Osman’ın sözleriyle ne kadar uyumlu değil mi?.. Açıkçası, filmdeki kabadayılığı temsil eden Ali Osman kanımca Dündar Kılıç’ın Yavuz Turgul’un bilincindeki yansımasıdır. Konumuz bu değil ama, gerçekten, Dündar Kılıç kabadayı-mafya tarihsel geçişinin ülkemizdeki tarihsel figürü gibidir.

    Bir kere kabadayılık Osmanlıdan beri hiçbir zaman devletten habersiz ya da desteksiz bir kurum olmamıştır. İkincisi, kabadayılığın en önemli gelir kaleminin kumarhanecilik ve pavyonculuk (dönemsel olarak gazinoculuk) olduğu da doğrudur; ama bu ilk başta andığım doğru ile birlikte doğrudur. Üçüncüsü, Dündar Kılıç jenerasyonunu temsil eden başka pek çok kabadayının arasında bizzat devlet aygıtı içindeki üst düzey kişilerle ilişki içinde palazlandığı da doğrudur. Bu yüzden, çok ayrıntılı olarak incelemememe rağmen, Dündar Kılıç benim zihnimde de daha çok kabadayı olarak yer etmiş olsa da, kabadayı-mafya tarihsel geçişinin anlatılması için uygun bir imge sunsa da, bu tarihsel geçişin dinamikleri filmde yerli yerinde ele alınmamış.

    Godfather (Baba) filmlerindeki şu “geçiş” teması doğrudur. Mafyalaşma sürecinin en önemli dinamiği uyuşturucu piyasasının gelişmesi ve bu pazarda yer alıp almamak kararının kabadayılıktan mafyalaşmaya geçmeyi belirlemesidir. Söz konusu olan yalnızca kabadayılar için büyük para demek değildir, bu paralar baştan beri uluslar arası kont-gerilla örgütlenmelerinin finansmanında kullanılmıştır ve uyuşturucu parası demek mutlaka devletle/devletlerle de çalışmak demektir. Ancak, bu tespit de mevcut durum değişikliğini tam olarak açıklamaz. Çünkü devlet-mafya ilişkisinde belirleyici olan artık kabadayılıktaki gibi mafya değil, devlettir. Çünkü devletler için uyuşturucu parası gayrı resmi bir bütçe gelir kalemidir.

    İşte tam bu noktada, kabadayılığın kişisel, finansal, etik, töresel vb. bireysel tasarruf alanı sone erer ve devletlerin (gizli servislerin, polisin, vb…) ve mali sermayenin bir kuklası, uşağı ve hatta son süreçte bizzat mali sermaye olurlar. Film bu noktadaki vurguyu yapmıştır. Eksik olan yan Yavuz Turgul’un romantizminden kaynaklı olarak, geçmişin beyaz sayfa gibi anlatılmasından ileri gelmektedir. Çünkü, kabadayılık ya da mafya, fark etmez, her zaman kendinden güçsüz olanın, e tabi, doğal olarak yoksul kesimlerin başına çökme gücü bulmuştur. Zenginlerin başına çökebilmesi ise devletten aldığı güç ve icazet ile mümkün olmuştur. Yani işin özü aynıdır: kabadayıktan mafyalığa geçiş yasadışı güçlerin yasal güçlere tabiiyetinin ortaya çıkması süreci değil, artması ve eklemlenmesi sürecidir ve bu süreç aynı hızla sürmektedir.

    Yazının devamında tarihin ilerlemesinin ne ölçüde bir “ilerleme” ya da “gerileme” içeridiğini ele almaya çalışacağım. Çünkü, Yavuz Turgul’da bu şekilde dile gelen romantizmin köklerini anlamanın yolu bu konuyu açıklığa kavuşturmakla ilgilidir.

      Forum Saati Salı Ekim 08, 2024 6:47 pm